Tatilimizin sonunda bu güzel şehre tekrar aşık olarak geri döndük
23 Kasım 2011 Çarşamba
Güzel Dünya Şehri İzmirdeyiz
Neredeyse her yıl Güzel İzmirden geçmemize rağmen uzun bir süredir orada fazla kalmamıştık . İzmiri yaşamayı istedik ve bu tatilimizi dünyanın en güzel şehirlerinden birisine ayırdık .
5 günlük tatilimiz boyunca İzmir 'in içini gezmek yanısıra , Şirince , Selçuk , Kuşadası , Seferihisar , Ürkmez , Gümüldür , Sığacık , Teos ve Tire 'yede uğradık .
Tatilimizin sonunda bu güzel şehre tekrar aşık olarak geri döndük
Tatilimizin sonunda bu güzel şehre tekrar aşık olarak geri döndük
1.Gün Karşıyaka Ve Alsancak
İzmirdeki ilk günümüzde sabah erkenden uyandık .
Hava soğuk sayılmazdı , eşofmanlarımızı giyerek Güzelyalı sahiline yürüyüş yapmaya gittik . Etrafta yürüyüş yapanlar , köpeklerini gezdirenler vardı .
Yürüyüş sonrası sessiz sahilde , elektrikli bisikletli çay satıcısından çay aldık ve tahta banklarda oturarak denizin sesini dinledik .
Önce Karşıyakada Sonra Alsancaktayız
Karşıyakaya gitmek için otobüsle Konağa geldik . Buradan vapurla Karşıyakaya geçeceğiz .
İzmirin otobüslerinde hangi durağa geldiğinizi belirten sesli uyarı sistemi yanısıra otobüs duraklarındaki ışıklı panolarda bineceğiniz otobüsün bulunduğunuz duraktan kaç durak uzakta olduğunu gösteren bilgi yer alıyor . Böylece çevreyi çok bilmesenizde kaybolma , durağı kaçırma ihtimali oldukça azalıyor . Kentkartı bir kez kullandıktan sonra 1 saat içinde bineceğiniz diğer araçlar ücretsiz .
Vapurla Karşıyakaya giderken taze nar suyu içtik ,
martılara gevrek atanları seyrettik . İzmirde simite gevrek diyorlar . Vapurda Narsuyu 2 TL , çay ise 50 krş. idi .
Karşıyakaya gelince önce vapur iskelesinin karşısındaki trafiğe kapalı caddeye girdik ,
mağazalara baktık , dolaştık ve bir süre sonra acıkınca gördüğümüz bir balık pişiricisine girdik .
Ben mezgit , eşim ise hamsi siparişi verdi .
Taze balıklar yandaki balıkçıdan geldi ve lezzeti yerindeydi . İzmirde insanlar balıkla birlikte şalgam suyu içiyorlar . Çevremizdekileri görünce bizde balığın yanında şalgam suyu istedik ve beğendik . Masada bulunan zeytinyağınında tadı çok güzeldi .
Burada doyurucu porsiyonlarla servis edilen mezgit 8,5 TL , hamsi 5 TL idi şalgam suyuyla birlikte bu hızlı ziyafete 18,5 TL hesap ödedik .
Balık ziyafeti sonrası dolaşırken canımız tatlı istedi . Bir yerden geçerken ev yapımı kalburdançekme (kalburabastı) satıldığını gördüm . Bu tatlıyı teyzem külsuyu ve zeytinyağıyla çok güzel yapardı . Satıcı bir tanesini ikram etti , biz 2 tatlı daha aldık ve 1,5 TL ödedik . Buradaki Kalburdançekmede küllü su ve zeytinyağı kullanılmamış , fakat kütür kütür ve lezzetliydi .
Tatlımızı da yedikten sonra şık cafe ve restoranların bulunduğu sahile çıkıp dolaşmaya başladık . Burası yaz akşamlarında çok güzel olur. Daha sonra faytonla 20 TL'ye Heykelden Girne Meydanına yaptığımız oldukça uzun tur çok zevkliydi .
Karşıyakaya yıllar önce gelmiştim . Kalabalıklaşmış fakat hala güzel ,yeşil ve düzenli görünüyor .
Fayton turu sonrası Konağa dönerken şansımıza vapur kalkmak üzereydi . Konakta rent a car baktık ve Alsancağa doğru yürüdük . Alsancakta aradığımız arabayı bulduk . Yeni model ,full kaskolu dizel Hyundai i20 'yi 2 gün için günlük 70 TL 'den kiraladık . Araba işini istediğimize yakın bir fiyata halledince kafamız rahatlamıştı .
Sahile indik ve eşsiz İzmir manzaralı bir cafede denizin yanında çay içerek dinlendik .
Sonra tekrardan Konağa yürüdük ve Tariş mağazasına uğrayarak sade ve çikolatalı kuru incir aldık . Türkiyenin taze ve kaliteli incirlerini bu mağazalarda bulabilirsiniz .
Hava kararmaya başlamıştı . Otobüse binerek geriye döndük .
Vapurla Karşıyakaya giderken taze nar suyu içtik ,
Karşıyakaya gelince önce vapur iskelesinin karşısındaki trafiğe kapalı caddeye girdik ,
Ben mezgit , eşim ise hamsi siparişi verdi .
Balık ziyafeti sonrası dolaşırken canımız tatlı istedi . Bir yerden geçerken ev yapımı kalburdançekme (kalburabastı) satıldığını gördüm . Bu tatlıyı teyzem külsuyu ve zeytinyağıyla çok güzel yapardı . Satıcı bir tanesini ikram etti , biz 2 tatlı daha aldık ve 1,5 TL ödedik . Buradaki Kalburdançekmede küllü su ve zeytinyağı kullanılmamış , fakat kütür kütür ve lezzetliydi .
Sonra tekrardan Konağa yürüdük ve Tariş mağazasına uğrayarak sade ve çikolatalı kuru incir aldık . Türkiyenin taze ve kaliteli incirlerini bu mağazalarda bulabilirsiniz .
2.Gün Şirince , Selçuk Ve Kuşadası
Kahvaltı sonrası saat 10 gibi kendimizi dışarı attık ve Aydın otobanı üzerinden yaklaşık 1,5 saatte Şirinceye geldik . 
İzmir Şirince arası yaklaşık 100 km. İzmirden herhangi bir yöne 80 - 100 km. giderek eşsiz güzellikteki yerleri keşfedebilirsiniz . Buralarda yaşayanlar bu yüzdende çok şanslı .
İzmir Şirince arası yaklaşık 100 km. İzmirden herhangi bir yöne 80 - 100 km. giderek eşsiz güzellikteki yerleri keşfedebilirsiniz . Buralarda yaşayanlar bu yüzdende çok şanslı .
Şirince
Eski bir Rum köyü olan Şirincenin evleri Safranbolu evlerine çok benziyor .
Arabamızı parkettikten sonra çevreyi keşfediyoruz . Hediyelik eşya dükkanlarına , organik ürün satan köy tezgahlarına ,
Şarap evlerine bakıyoruz . Daha sonra serinlemek için nar suyu içiyoruz .
Tepedeki kiliseye çıkıyoruz , restorasyonu aşağı yukarı tamamlanmış .
Yoldan aşağıdaki cafede kahve içip dinleniyoruz .
Şirincede yollar yokuşlu ,
doğal taştan oluşan yapısı korunmuş , şık , temiz bir yer . Biraz ticarileşmiş fakat görmeye değer .
Karnımız acıktı .
Bir bahçedeki restorana giriyoruz . Gözleme ve kabak çiçeği dolması ilgimizi çekiyor .
Gözleme oldukça , kabak çiçeği dolması çok güzel . Fiyatlara gelince gözleme 4 TL , 7 adet kabak çiçeği dolması porsiyonu 8 TL.
Karnımız doyuyor ve Selçuğa doğru yola çıkıyoruz .
Şirincede yollar yokuşlu ,
Karnımız acıktı .
Karnımız doyuyor ve Selçuğa doğru yola çıkıyoruz .
Selçuk Ve Kuşadasına Uğruyoruz
Selçuk , İzmir Bodrum arasında bir bağlantı noktası .
Buradan 15 - 20 dakika içinde Şirince , Efes Harabeleri , Kuşadası gibi bir çok yere ulaşabilirsiniz . Uzaktan Selçuk kalesini seyrediyoruz . Bir arkadaşımıza bakıyoruz ama İstanbula yerleşmiş , görüşemiyoruz . Aslında bu gün Selçukta çöp şiş yemeyi düşünüyorduk . Karnımız Şirincede acıkınca burada çöpşişle olan randevumuzu bir sonraki gelişimize erteleyerek Kuşadasına geçiyoruz .
Kuşadasında önce Kadınlar Plajına gidiyoruz .
Sonbahar sonuna doğru güneş ancak güneşlenmeye yetecek kadar yakıyor , denize giren yok .
Sahile dönüyor ve deniz kenarındaki belediyenin cafesinde bardağı 50 krş. tan çay içiyoruz .
Bu manzarayı izlemek için daha fazlasını ödeyebilirdim .
Kuşadasına uzun yıllardır gelmemiştim .
Betonlaşma fazla yalnız yüksek binalar göze çarpmıyor ve şehir planlı gelişmiş görünüyor .
Hava kararmaya başlayınca İzmire geri dönüyoruz .
Sahile dönüyor ve deniz kenarındaki belediyenin cafesinde bardağı 50 krş. tan çay içiyoruz .
Kuşadasına uzun yıllardır gelmemiştim .
Betonlaşma fazla yalnız yüksek binalar göze çarpmıyor ve şehir planlı gelişmiş görünüyor .
Hava kararmaya başlayınca İzmire geri dönüyoruz .
3. Gün Seferihisar , Ürkmez , Gümüldür ,Sığacık , Teos , Alaçatıdayız
Sabah erkenden İzmirin ünlü Boyoz kahvaltısı için Alsancağa gidiyor ve sahildeki bir cafeye oturuyoruz .
Yan masaya oturan bey bana 2 boyoz , bir yumurta diyerek sipariş veriyor .
Boyoz yuvarlak milföy hamurundan yapılmış ,biraz yağlı bir açmaya benziyor .
Ben yemek yapımından pek anlamadığım için ancak böyle anlatabildim . Bana göre tadı güzel . Boyozcu yumurtayı iple kesiyor ve tabağa yerleştiriyor . Klasik boyoz sade ve yumurta , çayla yeniyor . Biz sade yanısıra ıspanaklı ,beyaz peynirli, kaşarlı domatesli yedik . 6 tane boyoz ve 4 çay için 12 TL ödedik .
Şehirlerin yerel özelliklerinin korunmasını amaçlayan Cittaslow'un (slowcity)üyesi olan Seferihisara doğru yola çıkıyoruz . Burada gittiğimiz belli bir yer yok , nereyi beğenirsek orada duracağız .
Seferihisarı çok bilmiyoruz ve yolu takip ederek ilerliyoruz . Bir süre sonra Kuşadası yoluna sapınca yolumuzumu kaybettik diye düşünsekte haritamız yardıma yetişiyor ve doğru yolda olduğumuzu söylüyor .
Bölgede sağlı sollu çok sayıda yazlık , otel ve pansiyon bulunuyor . Ürkmez'de burasının sahile inen bir yolu yokmu diye sağa sola bakarken herhangi bir sokaktan evlerin arasından girince muhteşem bir plajla karşılaşıyoruz .
Bu kadar güzel bir yer beklemiyorduk .
Sahilde bir cafede kömür ateşinde sanki bizim için çay demlemişler .
Hava ılık ve güneşli . Cafeye biraz yürüyüş yapıp geleceğimizi söylüyoruz . Onlarda bize kumsaldaki ahşap üzerinde bir masa hazırlıyorlar . Deniz suyunun sıcaklığını merak edince gidip bakıyorum . Hava sıcaklığı 20 gibi , 25 -26 C sıcaklık olsa denizede girilebilir , çünkü su ılık .
Burası güzel bir yürüyüş yolunun yanında kumsala bakan küçük bir otelin cafesi . Etrafta başka cafelerde var .
Issız güzellikte çay keyfi 1 ,kahve 2 TL . Sahilin güzelliği konusunda hala şaşkın durumdayız , Otele fiyatları soruyoruz . Sezonda kişi başı yarım pansiyon 60 TL , şu an 2 kişi oda kahvaltı 60 TL imiş . Belki bir gün gelir kalırız . Oradan ayrılıp yol üzerinde adını bilmediğimiz güzel bir plajın yanından geçerek Teos antik kentine gidiyoruz .
Antik kentte kazı çalışmaları devam ediyor . Sahile iniyoruz . Bir restoran var ama kışın kapalı . Kumsalda bir kaç kişi balık tutuyor . Başka kimse de görünmüyor . Karnmız acıkmaya başladı , tavsiye üzerine balık yemek için Sığacığa doğru yola devam ediyoruz .
Sığacık güzel sahil düzenlemesi yapılmış küçük sayılabilecek bir tatil beldesi .
Seferihisar gibi slow food , sağlıklı beslenen doğal şehir kategorisinde ilerlemeye çalışıyor .
Cittaslow ilginç bir şey . Cittaslow 'un bir parçası olan slow food ise fast foood 'a karşı yerel yemek geleneklerinin korunması için ortaya çıkmış . Daha detaylı bilgi ise cittaslow seferihisar sayfasında bulunabiliyor . Örneğin burada arabaların korna çalması yasak , diğer yandan yiyeceklerin organik olması gerekiyor . 
Sığacık pazarı bu gün kapalıymış . Eski evlerin arasında geziyor ,
küçük kale surlarına çıkıyoruz . Sahilde bir yanda şık , diğer yanda çay bahçesi gibi restoranlar bulunuyor .
Bizimkiler şık restoranlardan birine daha önce gelmiş ve memnun kalmış . Biz bu gün bir yemek yiyip çıkacağımız için salaş olanlardan birini tercih ediyor , sardalya siparişi veriyoruz .
Yarım ekmek arası sardalya 4 , porsiyon 8 TL . Küçük balık sevmeyen arkadaşlarımız bile balığın tadını beğeniyor . Balığı yumurtalı unla tava yapmışlar ve lezzetli olmuş . Balıklar , 2 salata , içecekler dahil 7 kişi 71 TL hesap ödeyip oradan ayrılıyoruz .
Hesabı görünce slow food 'un güzel bir ortamı ucuza sunma gibi bir özelliğide varmı diye merak ediyoruz .
Artık Alaçatıya gidebiliriz .
Boyoz yuvarlak milföy hamurundan yapılmış ,biraz yağlı bir açmaya benziyor .
Şehirlerin yerel özelliklerinin korunmasını amaçlayan Cittaslow'un (slowcity)üyesi olan Seferihisara doğru yola çıkıyoruz . Burada gittiğimiz belli bir yer yok , nereyi beğenirsek orada duracağız .
Bölgede sağlı sollu çok sayıda yazlık , otel ve pansiyon bulunuyor . Ürkmez'de burasının sahile inen bir yolu yokmu diye sağa sola bakarken herhangi bir sokaktan evlerin arasından girince muhteşem bir plajla karşılaşıyoruz .
Sahilde bir cafede kömür ateşinde sanki bizim için çay demlemişler .
Burası güzel bir yürüyüş yolunun yanında kumsala bakan küçük bir otelin cafesi . Etrafta başka cafelerde var .
Sığacık pazarı bu gün kapalıymış . Eski evlerin arasında geziyor ,
Artık Alaçatıya gidebiliriz .
Alaçatıdayız
Daha önce Alaçatıya hiç gitmemiştim .
İzmir Çeşme otobanında Çeşmeye gelmeden önce Alaçatıya sapıyorsunuz . Önce Alaçatının şehir merkezine gidiyor fakat park yeri bulamıyoruz ve sahil tarafına devam ediyoruz .
Bir süre sonra bir yanda klasik alaçatı evleri şeklinde dizayn edilmiş lüks ötesi bir site ,
diğer yanda balıkçı barınakları karşımıza çıkıyor . Sahilde bir cafe var fakat yazın açıkmış , biraz dolaşıp Alaçatı merkezine gidiyoruz . Ben Alaçatının merkezinde deniz var sanıyordum ama deniz kenarında değilmiş .
Arabaya bir park yeri bulup şehri gezmeye başlıyoruz . Hava sıcak olmasa da oldukça kalabalık .
Şehir merkezinde restore edilmiş eski evlerin bulunduğu dar sokakların kendine özgü bir havası var . Yolda çok eski bir arkadaşımla karşılaşıyorum . Artık buraya yerleşmiş ve çalışıyormuş . Sokaklarda dolaşıyoruz .
Burasının sakızlı muhallebisi meşhur fakat biz tokuz . Daha sonra daha uzun süreli gelmek üzere Alaçatıdan ayrılıyoruz .Bu akşam Urlada arkadaşlarımıza yemeğe davetliyiz .
Arabaya bir park yeri bulup şehri gezmeye başlıyoruz . Hava sıcak olmasa da oldukça kalabalık .
Akşam Urlada Balık Ziyafetine Davetliyiz
Akşam Urlada arkadaşlarımızın evine ulaştığımızda mangalı yakmış bizi bekliyorlar .
Menüde mangalda çipura , ahtapot salatası , tereyağında karides ve salata var .
Urlayı bu kez yeterince göremesekte en kısa sürede tekrar gelmeyi umut ederek yemeğimize başlıyoruz . İzmirliler balık konusunda gerçekten uzmanlar . Arkadaşımıza böyle lezzetli deniz ürünlerini İstanbulda bir yer açıp yapsan kapıda kuyruk olur diyoruz . Yemekten sonra bir süre sohbet edip İzmire dönüyoruz .
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)